KONTOLSÜZ ÖFKE
01 Aralik 2017 11:57:13
Mavi Papatya
El iyisi ev delisi... Bu cümleye çok güldüm. Ne alaka diyerek anlam verememiştim. Oysa her kelimenin ardına saklanmış sayfalar dolusu hikayeler yer alır..
Çok iyi tanıdığımız insanların, dışarıda farklı meziyetler sergilediklerini gördüğümüzde şaşırır.."Allah Allah"ne cevherler saklamışlar da haberimiz yok deriz. Veya madalyon gibi..İki farklı karakter..Çözmesi aslında güç değil..Ben başta bu tür karaktere sahip olan insanların birbirine dolanmış ip yumağı gibi ZOR İNSANlar olduklarını sanıyordum.Bunlar farklı kişilikler sergileyerek MUHTEŞEM ünvanını almaya hak kazanırlar.
Kendi hayatlarının dışında kendilerini kontrol etmesini cok iyi bilirler. Kendi kabuklarına çekildiklerinde her zaman yapılmasını istedikleri emirleri veya isteklerin yerine getirilmesini isterler. Eksiklikler olduğu zaman içlerindeki canavar gözlerine..kulaklarına..burun ve ağızlarına suni bir ateş olarak yerleşir ve kontrolsüz öfkelerini ortaya çıkartırlar.
Oysa çevreye sergiledikleri ve şuursuzca serpiştirdikleri sevgi ve iyilik timsali tohumları kendi ev ortamlarında da yapabilseler!!!
Nerde???
Bencilliklerinin ve nefretlerinin esiri olmuşlar. Kin ve gurur esir etmiş bu tür insanları. Ezdikleri insanların her zaman çantada keklik misali yanlarında olacaklarını düşünürler. Düşünmeseler bu kadar kırıcı ve ezici olmazlar. Hayatlarında ilk yer alanlar daha kıymetlidir. Sonradan kurdukları hayatlarında yer alanlar sadece piyondur.
Belki sarf ettiğim kelimeler biraz ağır oluyor diyorsunuz fakat ağır değil..Onların omuzlara yükledikleri sıkıntının yanında devede kulak veya denizde kum tanesi.
Sevdiklerine verdikleri zararları bilmiyorlar yada bilmek istemiyorlar. Başta da belirttim ya EL o kadar mükemmel bir şahsiyet olarak anlatır ki bu tür insanları..fakat evlerinde anlatmama gerek yok. Sadece gözlerinizi kapatıp bir düşünün. ..Akıp giden zamanın leyhlerine değil aslında aleyhlerine aktığının farkında değiller. Su akar yolunu bulur. Bulur da hem Mevlasını hemde belasını bulur.
Öfkenin veya asabiyetin hakim olduğu bir ortamdan ne kadar verim alabilirsiniz. Tek kalıp içine sıkıştırılmış.. Şişelerdeki konserveler gibi. Kapağı açılana kadar.Yapılan yemek lezzet verecek mi yoksa bozulmuş olarak sofrada mı yerini alacak. Onu zaman gösterecek.
Sözleriyle , hareket ve beden dilleriyle çok kırıcı oluyorlar.O ortamda filizlenen tohumlar ne kadar yapıcı olurlar? İçlerine gömdükleri eziklik duygularını yaşantılarında başkalarına uygulamazlar mı? Tren kalktı gidiyor. Öküzün trene bakmasıyla birşeyler gerçekleşmiş olsaydı etrafa at gözlükleriyle değil apaçık bakmasını öğrenebilirdik.Filizlenen dallarıyla etrafa mutluluk saçan,her dokunduğu ve aktığı yeri yeşerten; sevgi halkalarının kendiliğinden oluştuğu bir dünyada kim yaşamak ve dolu dolu ciğerine o nefesi almak istemez?
İnsanlar hiçbir zaman göründükleri kadar kaliteli veya kalitesiz değildir. Yaşadıkça ve nefes aldıkça öğreneceksiniz. Bu konu üzerine atalarımız o kadar çok fazla cümleler sarf etmişler ki. Yazmakla anlatmakla bitmez. Umarım EL iyisi EV delisi olanların bir anönce kayıp giden zamanı doyasıya yaşamalarını dilerim.