AKIP GİTTİ ZAMAN
14 Kasim 2017 11:26:27
Mavi Papatya
Pervasızca akan yağmur tanelerini seyretmek ve usulca yüzümüzü yalayıp geçen ilk bahar rüzgarları..Kokusuyla etrafa huzur veren en güzel meyve ve çiçeklerle etrafı donatan doğa..
Her zaman elimizin altında olacaklarını sandıklarımızı oysa zamansız ve kırıklıklarla kaybettiğimizin farkına ne zaman varacağız?
Verdikleri güven dolu bakışları neden sağanak yağmur haline getirip gözlerine emanet bırakıyoruz? Kontrolü kaybetmekten çok; bizi sevenlerin güvenlerini kaybetmek neden korkutmuyor bizleri? Her cümlenin ardına ünlem ve soru işaretleri yükleyerek hayatı omuzlarımızda taşımaktan mı zevk alıyoruz? Aldığımız bu haz ile çekilemez günleri armağan etmek mi mutlu ediyor bizleri? Farkındalığın farkına varmak bu kadar mı güç? Bu kadar mı zor valizi birlikte kaldırımlarda taşıyabilmek? Umutsuz yarınlara umut tohumlarını ekmek?
Hey hayt....Kim kime oyun oynuyor..kim kimin ardında dönme dolap inşa etmekle meşgul? Çevremizde oysa nakış nakış az bir sabırla güven duvarı inşa etmek o kadar zor değil.. Sevdiklerimizi kırmadan aynı havayı teneffüs etmekten zevk almak..tek başına yapılandan çok beraber yudumlanan çayın sıcaklığı akıp gitmeli yüreklerimize..
O kadar hastalık ve sıkıntıları bavula doldurmak ve taşırmadan taşıyabilmek kolay değil. Ekmeği bile tek elimizle kıramayız ki.. İki el ile yapabileceklerimiz dururken hoyrat bir şekilde etrafa kusmak niye..
Yüreğim o kadar dolup taşıyor ki bazen baraj olsa taşar bir Tusunami de benim yüreğimde meydana gelir diyen sesleri duyuyorum. Sabır çilelerinin tükendiği ve zamanla da kendilerini tüketmekten geri kalmayanlar. Değerinden fazla değer verip kendini bulunmaz hint kumaşı şekline soktuklarımız. Küçük dağların efendisi edası ile etrafta volta atanlar tek gök gürültüsünde saklanacak perde ardı arayanlar...Devir sizin devriniz değil aslında..Size duyulan minnet ve sevginin ağırlığını kaldıramadığınız için sıcak altında ekşimeye başlayan aş gibisiniz. Etrafa her çalımınızda bıraktığınız koku koku değil!
Zaman akıp gidiyor! Her zaman yapabilecekleriniz bir gün sona erecek. Vakitsiz bir sonbahara yakalanacak kışı ayazıyla iliklerinize kadar hissedeceksiniz.Pişmanlığınız her zaman gibi yaz yağmuru kıvamında olacak. Yaşadıklarınızdan tarif çıkartmak ve bu tarifi değerlendirmek zor olmasa gerek. Yemek kısık ayarda ateşle piştikçe lezzetine lezzet katar.. İnsanoğlu da ardında hissettiği nefes ve takıldığında kolunda ansızın beliren destek ile canı az yanarak veya yanmadan kurtulur.
Yaşadıklarımızla gözyaşlarımızı katarak pişirmek..Anılarla sofra düzenini tadıyla hazırlamak...pervasızca uçmak yerine edebiyle kanat çırpma..Asık suratlar yerine mutluluk aşını yanaklarımıza serebilmek önemli olan.
Her zaman ardımızda veya yanımızda istediklerimizi incitmektense saygınlıklarını korumak akan zaman içerisinde zehiri şerbete çevirmek bizlerin elinde..
Sadece sıcak bir nefes; gözlerimizden akacak olan sevgi baloncuklarını ve bizim için kendimiz kadar önemli olduklarını ifade edelim. Merak etmeyin günaha girmezsiniz!!! Karşılıksız sunacağınız muhabbet ile kaf dağına değmeyecektir burunları! Bu kadar korkak ve çaresiz olmayın. Çare beraber arandığında kolaylaşır. Bedenimizde bir el çaresiz kalıyorsa yüreğimizde viraneye dönüyor. Yaptıklarımızı bir bir düşünelim. Suçlu aramak yerine yaptığımız hataları bilmesini öğrenelim. İnsanları denek yerine tecrübe ederek kazanmaktansa vereceğimiz güven ile hayat zincirine halka yapalım. Zincir ne kadar sağlam oluşturulursa o kadar güçlü duvarların temellerini atarız. Yoksa bir zamanlar kırk yıllık kahvenin hatırının kayboluşu gibi bizlerde kendi çukurumuz da kibir ve gururun esaretine kapılır kendi çöküşümüzü kendi sel yağmurlarımız da boğarız..