HER İLİŞKİ BİR ÇİÇEK!..
22 Nisan 2014 22:18:24
İnsanın sosyal bir varlık olduğunu bilmeyen, duymayan yoktur. Sosyal varlık olmanın yolunun da ilişkiden, iletişimden geçtiğini de
İlişkinin başlama şekilleri çeşitlidir. Sessiz iletişimden, sınırlı iletişimden, diyaloga varan ve gelişmiş, içselleştirilmiş haline varıncaya kadar geçen bir süreçtir. Bu sürecin sonucunda sağlıklı bir iletişim ve sağlıklı bir ilişki doğabilir. Doğan bu ilişkinin adını da ilişkinin tarafları koyarlar. Arkadaşlık, dostluk, tanışıklık, akrabalık, hısımlık, hemşerilik vb. İlişki başladıktan sonra devamlı hale gelmesi için ilişkinin adına ve işlevine bağlı olarak çeşitli formüller, davranış kalıpları, refleksler gelişir. İş arkadaşlığı ayrıdır, sade arkadaşlık ayrı. Akrabalık ayrıdır, akraba ve arkadaş olmak ayrı. Hele dost olmak çok ayrı bir ilişki çeşididir. İnsanın isteyerek, kendi rızasıyla ruh benzeşmesi, yaşam felsefesi uyumu ve yürekten gelen şartsız sevgi ile oluşan ilişkiye "arkadaşlık, dostluk" tanımlaması yapmak yanlış olmaz. İşte tam burada kişilerin yani ilişkiyi belirleyen tarafların her birine düşen sorumluluk, anlayış, incelik, zarafet, saygı ve kaybetme korkusu o ilişkinin süresini, vereceği gücü, büyüklüğünü belirler.
Bu kadar genel açıklamadan sonra daha anlaşılır yazmakta fayda görüyorum. Arkadaşlık, dostluk, akrabalık veya daha resmi ilişki
Adı ve çeşidi ne olursa olsun ilişkileri büyük bir bahçeye benzetebiliriz. Her ilişkiyi sembolize eden, belirleyen ve gösteren bir bitkisi olduğunu düşünebiliriz. Her birimiz de bahçıvan. O bahçede papatyalar, güller, sümbüller, çamlar, çınarlar, kaktüsler, meyve ağaçları, menekşeler, bodurlar ve binlerce ,on binlerce çeşit
Yani her ilişkimiz o bahçedeki herhangi bir bitkiyle eştir. Hiç biri diğerine benzemez. Bazen aynı familyadan ama ayrı bitkiler olabilir. Biz onları biri birine benzetiriz. Beyaz gülle, kırmızı gül gibi ya da orkidelerden biri gibi. Benzerler ama aynısı olmaz, olamazlar. Bu büyük ve sınırsız bahçede bütün bitkileri aynı görüp, hepsine aynı miktarda su verirsek, ya da susuz bırakırsak, ilaçlamayı, budamayı, diplerini yumuşatmayı, soğuktan sıcaktan korumayı, güneşe çıkarıp, gölgede tutmayı aynı şekilde yaparsak kaç bitki büyür, gelişir, çiçek açar veya meyve verir? Cevap;çok azı hem de verenlerde asıl verecekleri kadar vermez. Doğrusu; her bitkinin istediği şekilde davranmak ve sonuca ancak o doğru davranışlarla varmak. Çam ağacına çok su vererek kısa sürede büyümesini beklemek, çiçeksiz bir bitkiden ille de çiçek açmasını beklemek, meşe ağacından meyve beklemek ne kadar yersiz ise her ilişkiden güzellikler veya beklentiler doğrultusunda sonuç beklemek de yersizdir. Ancak doğru bitkiye, doğru beklenti yanıltmayan sonuç verir. Yani çınar ağcını bilerek ona göre davranmak ve ne vereceğini bilmekle ilgilidir. Bütün bu davranışların olmazsa olmazı vardır ki, bu olmadan ne yaparsan yap tam sonuca ulaşamazsın. O'nun adı ise "sevgi"dir. Sevgi tam olmadan, karşındakini iyi tanımadan, o'na emek vermeden, üstüne titremeden ve senin için değerli olmadan o bitki büyümez, yeşermez, çiçek açmaz, meyve vermez. Yanılmışsan, kaktüsü orkide çeşidi sanıp öyle davranmışsan her dikeni gördüğünde üzülüp ve nerede hata yaptığına bakacaksın. Kaktüs de senin o'nu tanıdığını düşünecek ve dikenleri için neden bu kadar tepki verdiğini bir türlü anlayamayacak. Bazen de sevgin gözünü kör edecek ve "gülün" suya, sevgiye, havaya olan ihtiyacını abartacaksın ve "gülün" solmasına , kurumasına, çürümesine sebep olacaksın. Bazen zeytin ağacından elma, elma ağacından ayva, ayva ağacından kayısı bekleyeceksin ve her seferinde yanılacaksın. Aldığın her meyve seni tatmin etmeyecek, üzülecek, ağlayacak ve kendi kendine kızacaksın. Bazen çileklerin dağ gibi büyüyüp gölgesiyle seni örteceğini düşünecek ama hiçbir zaman o olmayacak, yine üzüleceksin. Bazen de iğde diyerek değer vermeyeceksin ama saldığı kokuyu duyunca pişman olacaksın. İlk fırtına da yıkılıp uçacağını düşünerek pek önemsemediğin çınar ise yüzyıllarca arkanı yaslayacak gücüyle, heybetiyle ve sağlamlığıyla seni yanıltacak. Yanılmadan, bilerek, hissederek, tanıyarak ve üstüne düşen sorumlulukla, sevgiyle üzerine titrediğin ne olursa olsun mutlaka bir gün tam istediğin sonucu verecektir. Saksı çiçeğinden fırtınalara dayanmasını beklemeden, çınardan meyve, zeytinden ilk yıl ürün beklemeden, ne istediğini bilirsen üzülmezsin. Kaybeden sen olmazsın ama bahçedeki bütün bitkileri tanımanın da imkansız olduğunu bilmen lazım.
Şimdi oturup düşünelim; benim bahçemde hangi bitkiler var ve ne kadar doğru davrandım? Yanıldıklarımız, bildiklerimizden daha mı çok? Çok mu su verip çürüttüklerimiz? Ya su vermeyip, sevmeyip, konuşmayıp kuruttuklarımız?
Galiba biz bu bahçıvanlığı hiç öğrenemeyeceğiz.
Bu Yazı Toplam 207 Defa Okunmuştur
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış