ÇOK OKUYAN BİR TOPLUMUZ!!!
20 Subat 2014 15:56:12
Ülkemizde önemli bir yekûn insan her gün ülkemizin içinde bulunduğu koşulları konuşur durur. Bu konuşmalar öyle bir hal alır ki, ekonomiden, teknolojiye, eğitimden, sağlığa, sosyal konulardan, çok özel bilinmesi gereken uzmanlık konularına kadar varır. Genellikle bu sohbetlerin bir yerine az okuduğumuz, okumadığımız yerleştirilir ve eleştirilir. Aslında yaşadığımız önemli problemlerin temelinde yatanın, okumayışımız olduğu da kabul edilir.
Doğrudur, bir toplumun bilgi seviyesi gelişmişlik yolunda atabileceği en önemli adımdır. Bilginin kaynağı da bellidir. Bu kaynaklardan faydalanma yöntemi de okumaktır. Kahvehanelerden, işyerlerine, otobüs yolculuğundan, entelektüel ortamlara, evlerden, önemli toplantılara kadar her yerde konuşulan ama bir çözüm bulunamayan bu önemli problemin asıl sebebi nedir?
Zaman zaman televizyonlarda, daha sıklıkla çevremizde ve yeni tanıştığımız insanlarda gördüğümüz, sorulan o can alıcı soruya verilen cevap var. Bu soru "kitap okuyor musunuz" dur. Verilen cevap ise, "okuyorum" ya da "bu günlerde okuyamıyorumdur". Yani okuyo rum diyen zaten okuyor, bu günlerde okuyamıyorum diyen de ön celeri okuyordum, aslında okurum cevabını veriyor. Kitap okumuyorum diyene rastlamayız nedense. Hatta kitapların pahalı olduğundan şikâyet ederler. Bu pahalılıktan dolayı da korsan yayınlara ilgi gösterdiklerini dahi savunurlar. Üstelik pahalı dedikleri (aslında pahalıdır) kitapların fiyatı da birçoğunun her gün paket paket içtiği sigara parası, yaz mevsiminde yenilen bir karpuz parası da değil. Anne, babalar çocuklarının okuduğundan bahseder ve övünürler.
Küçük bir matematiksel hesap yapıldığında bu verilere göre ülkemizde nüfusun yüzde ellisinin okuduğunu görürüz. Diğer yüzde ellisi de, yaşlı, köylü, okuma yaşında olmayanlara kalır. Yani biz en az otuz beş milyonu kitap okuyan bir toplumuz. Yani kitap baskılarının bin, en iyi şartlarda iki bin olduğu doğru değil. Gazete baskı sayısı da günlük bir milyonu bulmaması da doğru değil. En az otuz beş milyon olduğu insanların ifadesinden ortaya çıkıyor.
Tabi ki bu kadar çok okuyan bir toplum, konu ne olursa olsun "bence" diyerek söze başlama hakkına da sahiptir. Her konuda fikir beyan etme, uzmanlarına karşı kendi söylediklerinin doğru olduğunu savunma, bilim, araştırma gibi konuların gereksizliğini ortaya koyacak kadar kendinden emin olma hakkını da doğuruyor. Ne de olsa sürekli okuyor. Bir kişi ortalama en fazla üç günde bir kitap okursa, ayda on kitap, yılda yüz yirmi, on yıllık sürede de bin iki yüz kitap eder ki, konuşması da doğal olmalıdır.
Bu ülkede dünya klasiklerini, Türk klasiklerini okumayan kimse kalmamıştır. Şiiri bilmeyen yoktur. Romanı, denemeyi, öyküyü, şiiri, makaleyi, araştırmayı bu işi yapanlar kadar iyi bilirler. O kadar okumuşlardır ki, önlerine gelen her kitap onları tatmin etmez, hemen eksikliklerini bulur, eleştirilerini yapar, çoğu zaman da kayda değer bile görmezler. Bunu hak etmiş bir okuyucu kitlesine zaten öylesine kitaplar sunulamaz. Bu muhteşem okuyucu kitlesi yazarını, şairini, araştırmacısını ekonomik olarak öyle bir destekler ki, yazar, şair, araştırmacı hiçbir sıkıntı çekmeden, kafası rahat biçimde okuyucusuna yeni ve en iyi kitapları hazırlamakla meşgul olur. Kitabını satın aldığı kişilere gerekli değeri göstermez. Ne var sanki o kitabı yazmakta, ne var o şiiri söylemekte diye küçümseyecek kadar bilgi, duygu, yetenekle doludur okuyucu. Yemesinden, içmesinden keserek, ille de okumayı düşünen bir kesim ise korsan kitabı almak zorunda kalır. Aslında yaptığının yanlış olduğunu bilir ve buna da çok üzülür. Yazarın, yayın evinin hakkını gasbetmek doğru değildir ama okuma arzusuyla bütçesi denk düşmediğinden ehveni şer bir davranışa girer.
Kısaca bu ülkede yalan söyleyenlere göre en az otuz beş milyon kitap okunuyor. Yine bu yalan söylemekten utanmayanlara göre bu ülke kültür, bilgi birikimini tamamlamış, gelişmiş toplumu geçerek bilgi toplumu olmuştur. Yine Bu hırsızlığa ortak olan ve hırsızlığını yalan söyleyerek kapatmaya çalışanlara göre yazarlar, şairler, üretenler onlara haksızlık ediyor, onları soyuyor.
Aldığı herhangi bir ürünün kullanma kılavuzunu dahi okumayan, mahkeme kararını dahi tam okumayan, gazetelerin arka ve ikinci sayfasından başka yerini okumayan ama yalan söylemekten de sıkılmayan dostlar ne yazık ki bu yazıyı da siz okumayacaksınız. Ama bu yazıyı okuyan o dürüst insanların size cevap verirken, referans gösterecekleri bir yazı olsun diye yazıyorum
Okumadığı halde okuyorum diyenlere dürüst olan taraf biz olalım ve cevabımız şöyle olsun;
El insaf be dostlar, el insaf
Okumuyorsunuz, bilmiyorsunuz, öğrenmiyorsunuz, saygı göstermiyorsunuz, değer vermiyorsunuz tamam da hiç olmazsa dürüst olun
Dürüst olun, yiğitçe, okumu-yorum ve ben cahilim demesini bilin
(Sorgu Kitabından)
Bu Yazı Toplam 217 Defa Okunmuştur
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış