ÖZKAN: CHP UMUDUN ADIDIR
CHP Kdz.Ereğli İlçe Teşkilatı tarafından Büyük Anadolu Otel'de "BİRLİK VE DAYANIŞMA GECESİ" düzenlendi.
17 Ocak 2015 12:55:20
CHP Kdz.Ereğli İlçe
Teşkilatı tarafından Büyük Anadolu Otel'de "BİRLİK VE DAYANIŞMA GECESİ"
düzenlendi.
Büyük bir katılımın
yaşandığı gecede CHP Parti Meclisi Üyesi ve Gazeteci-Yazar Tuncay Özkan,
Türkiye gündemine yönelik bazı açıklamalarda bulundu.
CHP İlçe Başkanı Hayrettin
Kartal, yaptığı açılış konuşmasında, yeni yıla yeni umutlarla, yeni bir Türkiye'yi
birlikte kurma özlem ve kararlılığıyla bu geceyi düzenlediklerini ifade ederek,
"Bu ülkenin Cumhuriyet Halk Partisi'ne hasreti var. Bu yorgun, bu güzel
insanların CHP'ye hasreti var. Emekçi, yoksul halkımızın CHP'ye hasreti var.
Artık yeter diyoruz, bu hasreti dindirmek gerek. Herkesin insanca, kardeşçe,
onurlu bir şekilde yaşadığı, emekten, aydınlıktan yana bir Türkiye özlemini
dindirme vaktidir" şeklinde konuştu.
Kartal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yaklaşık bir ay kadar önce oluşturduğumuz Seçim Koordinasyon Kurulumuzun daha ilk toplantısında, bir dayanışma gecesi düzenleyerek Parti Meclisi Üyemiz Tuncay ÖZKAN'ın davet edilmesi kararı çıktı ve hemen toplantı sürerken kendisini aradık. Kendisi bizi hiç kırmadı ve programı dolu olsa bile, bizim için boşaltacağını ve seve seve bizimle olacağını belirtti. Ben bizzat bu nedenle kendisine ve gecemizi onurlandıran siz değerli konuklarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Değerli dostlar;
Gecemizin adı Birlik- Dayanışma Gecesi Yeni yılda, yeni umutlarla aydınlık bir geleceği, aydınlık bir Türkiye'yi birlikte kurma özlem ve kararlılığıyla bir aradayız.
Böyle bir gecede nasıl bir konuşma hazırlayayım diye düşündüm dün akşam geç saatlere kadar.
Neler konuşulabilir ki böyle bir gecede?
Ülkemizin birçok sorunu var.
Halkımızın birçok sorunu var.
Bu acılı, bu mahzun, bu yalnız, bu güzel ülkemizin ve insanlarımızın ne çok derdi var.
İşsizlikten mi söz etsem, yoksulluktan mı? Çürümeye terk edilmiş tersaneler, kapanmaya yüz tutmuş madenler, işsizliğin pençesinde ki madencileri mi konuşayım?
Hayat pahalılığı ve zamlarla giderek insanca bir yaşamdan uzaklaştırılan milyonlarca emekliye günlük bir simitlik maaş artışını mı konuşayım? Siftah yapmadan kepenk kapatan küçük esnaf ve sanatkarı mı? Taşeron köleliğini, atanamayan öğretmenleri, yoksul köylüleri mi konuşayım.?
Dindar ve kindar bir nesil yetiştirmeyi kafasına koymuş, IŞİD' çi, Talibancı, El-Kaideci zihniyetin ülkeyi nereye sürüklediğini mi? Ya da pencereye çıkıp tüm gücümle " HIRSIZ VAAR" diye bağırsam ne olur diye düşündüm. Gezi eylemlerinde katledilen Berkin'leri, Ali İsmail'ler. !
Sonra, Soma'da ki madenci katliamında kocasını kaybeden bir kadının " Siz Sülükler biraz daha zengin olun diye bizim çocuklarımız babasız kaldı." haykırışları geldi gözümün önüne.
Yaralı kurtulan madencinin ambulansa binerken " Çizmelerimi çıkarayım" deyişi.
Sonra Ermenek'te " Benim oğlum yüzme bilmez ki" diyen acılı ana geldi gözümün önüne ve Recep amca. Hani oğlunun cenazesinin başında, ayaklarında 3 liralık yırtık lastik ayakkabısıyla oturan yoksulluğun, çaresizliğin, sahipsizliğin simgesi olan Recep Gökçe.
Sonra .! Sonra gözümden düşen iki damla yaş ve sanki boğazımı düğümleyen bir taşın ağırlığı. Ve sonra tepeden tırnağa patlamaya hazır bir volkan gibi tüm yüreğimi kaplayan öfke, hınçla dolu mücadele, azmi ve kararlılık ülkemize ve halkımıza sahip çıkma gücü Yaşar KEMAL geliyor aklıma.
Çukurova ırgatlarının, Torosların İnce Memed' lerinin büyük yazarına acil şifalar dilerken Nazım geliyor aklıma.
Dün 113. Üncü doğum yıl dönümünü kutladığımız, bu ülkenin en büyük yurtseveri olduğu halde vatan hainliğiyle suçlanan büyük şair Nazım HİKMET.
Hani Ne Diyordu Nazım ?
" Dörtnala gelip uzak asyadan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen
Bu toprak, bu cehennem,
Bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın.
Yok edin insanın insana kulluğunu
Bu davet bizim
Yaşamak bir ağaç gibi tekVe hür. Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim
Evet dostlar;
Bu hasret bizim. Bu ülke bizim.
Büyük Önder Atatürk'ün " söz konusu vatansa gerisi teferruattır.!" Dediği gibi ülkemize sahip çıkacağız. İnsanlarımıza sahip çıkacağız.
Bu acılı, bu mahzun, bu güzel ülkenin CHP'ye hasreti var.
Bu yorgun, güzel insanların CHP'ye hasreti var.
Emekçi, yoksul halkımızın
CHP'ye hasreti var.
Artık bu hasreti dindirmek gerek.
El ele, diz dize, göz göze, omuz omuza durmalı, yüreklerimizi yüreklerimize katmalı,
herkesin insanca, kardeşçe onurlu bir şekilde yaşadığı, emekten, aydınlıktan yana bir Türkiye hasretini dindirmeliyiz.
Şimdi karanlıkları yarma vaktidir.
Şimdi yılların hasretini dindirme vaktidir.
Bu bilinç, bu azim, bu kararlılık, bu mücadele gücü bizde fazlasıyla var. Ve göreceksiniz ki ve ben yürekten inanıyorum ki bunu hep birlikte başaracağız.
Selam olsun Türkiye'nin
Aydınlık geleceğine!"
UMUDUN ADI "CHP"
CHP PM üyesi Tuncay Özkan, Türkiye gündemine yönelik bazı açıklamalarda bulurken konuşmasını kürsüde değil, salonda davetlilerin arasında yaptı.
Konuşmasının büyük
bölümünü "umut" ve "adalet"ten bahseden Özkan, "Beni kör kuyulardan kurtaran şey, sizin sevdanız,
inancınızdır. Ben ne AKP-Fethullah Gülen kavgasına, ne ona ne buna, ben
teşekkürü bir tek size borçluyum. Beni siz özgür bıraktınız. Sizin inancınız,
azminiz olmasaydı özgür kalamazdım. Biz
herkes için adalet getireceğiz. Kapı kapı dolaşmalıyız. Size bu açıdan çok
ihtiyacımız var. Kapı kapı Türkiye'yi dolaşan, her kapıyı çalan, oradaki
insanların ihtiyaçlarını karşılayan bir yolculuğa çıkmalıyız. Tuncay Özkan
kapıyı çaldık, "makarnamı getirdin, bulgur mu getirdin, mercimek mi getirdin"
diye soruyorlar. Umutla geldim, bizim adımız umut. Umut demek, elinizi iki
tarafa açtığınızda duvarlara değdiğiniz bir hücrede ölmeyeceksiniz. Biz asla
yenilmedik, çünkü aşk yenilmez diyeceksiniz. İşte umut budur. Yozlaşan, çürüyen
her damara ulaşacağız, her noktaya gideceğiz. Onlara umut' anlatacağız. Eğer
ben umut doluysam, aranızda bir tek kişinin umudu yoksa, ben buradayım bana
baksın umut benim adım' aranızda hala umutsuzum diyen var mı? Sarılalım onunla,
yüreklerimizi şöyle karşılıklı bir değdirelim. Umudun olduğu yerde zafer
kaçınılmazdır. Ama son sözü direnenler söyleyecek, teslim olanlar değil"dedi.
"Kadınlar
Cumhuriyetin sahipleridir. O yüzden bir adım öne çıkmalılar" diyen Tuncay
Özkan, "CHP baba ocağıdır. Kimse baba ocağına küsmez. Herkese yer var, kapımız,
gönlümüz herkese açık. Türkiye'yi yeniden aydınlığa, geleceğe hazırlamaya ve
kazanmaya varız"şeklinde konuştu.
Ergenekon davası sırasında
yaşadıklarına da değinen Özkan,"
beni sizden bu arkadaşın kayıp bademcikleri
davası yüzünden altı yıl ayırdılar. Ben bu topraklara ve sizlere aşkla
bağlıyım. CHP umudun adıdır. Aşkla umudun biraraya geldiği yerde aşk yenilmez,
umut yitirmez. Zafer direnenlerindir. Son sözü de direnenler söyler" dedi.
CHP
Kdz.Ereğli İlçe Başkanlığı tarafından düzenlenen geceye, CHP Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk, eski devlet Bakanlarından
Hasan Gemici, 22.Dönem
Zonguldak Milletvekili Harun Akın, Zonguldak
Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin, belde
belediye başkanları, 2011 yılı CHP Zonguldak Milletvekili adayları Neriman
Posbıyık, Ünal Demirtaş, Erol Sarıal, Ereğli önceki Belediye Başkanı Halil
Posbıyık, Alaplı eski Belediye Başkanı Muhabbet Tezel, CHP Zonguldak eski il
başkanlarından Şerafettin Turpçu, Osman Yayla, Halil Furat, Fikret Zaman, CHP
Kdz.Ereğli eski İlçe Başkanlarından Yaşar Balcı, Semih Özkök, Belediye Meclis
Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri, bazı ilçe ve belde teşkilat başkan ve
yöneticileri ile çok sayıda partili katıldı.
Konuşmaların ardından, CHP Kdz.Ereğli İlçe Başkanlığı tarafından Gazeteci-Yazar Tuncay Özkan'a teşekkür edilerek çiçek hediye edildi.
Haber : EREĞLİ SAHİL GAZETESİ
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor