KURULTAYDA "İZMİR MARŞI" COŞKUSU
Türk Metal Sendikası'nın Uludağ Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen ve 3 gün sürecek olan "4. Söz Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinde" konulu Öğrenci Kurultayı, Büyük Anadolu Ereğli Otel Tesislerinde başladı.
13 Nisan 2017 16:42:46
Türk Metal Sendikası'nın Uludağ Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen ve 3 gün sürecek olan "4. Söz Çalışma Ekonomisi Öğrencilerinde" konulu Öğrenci Kurultayı, Büyük Anadolu Ereğli Otel Tesislerinde başladı.
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak'ın da katıldığı ve konuşma yaptığı Kurultay'a CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş,Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin, Gülüç Belediye Başkanı Gökhan Demirtaş, İlçe Milli Eğitim Müdürü Numan Korkmaz, Türk Metal Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Ziya Odabaş, Genel Mali Sekreter Uysal Altındağ, Eski Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanları Ramis Muslu, Eyüp Alabaş, GMİS Genel Sekreteri İsmail Dursun, Uludağ Üniversitesi öğretim görevlileri, Türk Metal Karadeniz Ereğli Şube Başkanı Metin Ercan, şube yöneticileri, Erdemir işçileri ile üniversitelerin öğrencileri katıldı.
Protokol üyelerinin 10. Yıl Marşı eşliğinde girdiği salonda konuşmaların ardından verilen ara sırasında Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak'a ve beraberindeki protokol üyelerine işçiler tarafından "İZMİR MARŞI" söylendi.
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Serpil Aytaç, yaptığı açılış konuşmadasında, üniversite ile Türk Metal işbirliğinde akademi ile emeğin birleştiği kurultayın 4'üncüsünü yapmanın haklı gururunu yaşadıklarını belirtti.
Konuşmasının ardından Prof. Dr. Aytaç'a çiçek takdim eden Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, salonda bulunan yaklaşık 1000 işçi ile öğrencilerin alkışları ve sloganları sonrasında bir konuşma yaptı.
Kavlak, "Biz gençliğe değer vermeyi, onlara koskoca Cumhuriyet armağan eden , "bu Cumhuriyeti biz kurduk onu yaşatacak olan sizlersiniz" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ten öğrendik. Onun yolundan yürüdük, Nasıl Cumhuriyet gençlerimize emanetse , gençlerde bize emanettir dedik" dedi.
Kavlak, "Türk Metal, Türk Metal, güçlü güçlü Türk Metal", "İşte Başkan, İşte Sendika", "Çağdaş başkan, çağdaş sendika", "Türk Metal nerede biz oradayız" sloganları arasında şu konuşmayı yaptı.
"BİZ GENÇLİĞE DEĞER VERMEYİ, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TEN ÖĞRENDİK"
"Geçtiğimiz günlerde Fransa'da Metal-İş Kolu'nda örgütlü birkaç sendikayı ziyaret ettim. Onlara üniversitelere nasıl bir çalışma yürüttüklerini sordum. Birkaç ortak çalışmadan söz ettiler. Birlikte yürüttükleri projelerden araştırmalardan örnekler verdiler. Sonra da bana Türk Metal'in neler yaptığını sordular. Bende gururla onlara şunları söyledim: Biz de Üniversitelerle işbirliği yapıyoruz. Ortak araştırmalar projeler çalışmalar yürütüyoruz. Ancak biz 4 yıldır sadece öğrenci arkadaşlarımızın katıldığı , gençlerin kendilerini özgürce ifade edebileceği öğrenci kurultayları düzenliyoruz. Gençlerle birlikte oluyor, onlara sendikaları tanıtıyoruz. İnanın yaptığımız bu çalışmaları anlattıkça Avrupalı sendikacılar inanamadı. Bizim sadece bilime değil, gençlere verdiğimiz değeri , gençlikle yürüttüğümüz bu çalışmaları emin olun hayranlıkla karşıladılar. Bunu nasıl yaptığımızı öğrencilerle sendikayı nasıl bir araya getirdiğimizi sordular. Onlara şunları söyledim. Biraz önce Serpil hocam söyledi. Biz gençliğe değer vermeyi, onlara koskoca Cumhuriyet armağan eden , bu Cumhuriyeti biz kurduk onu yaşatacak olan sizlersiniz diyen Mustafa Kemal Atatürk'ten öğrendik. Onun yolundan yürüdük, Nasıl Cumhuriyet gençlerimize emanetse , gençlerde bize emanettir dedik.
Sevgili arkadaşlar, değerli gençler; İşte sizi bu duygularla kucaklıyorum. Akademik 4. Öğrenci Kurultayı'nda sizlerle birlikte olmaktan son derece mutluyum. Sizleri şahsım, Türk-İş, Türk Metal topluluğu adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
"GENÇLERİN HEYECANLARI, UMUTLARI BİZLERİ DİRİ TUTTU"
Değerli arkadaşlarım, bugün burada 23 ayrı devlet üniversitesinin çalışma ekonomisi ve endüstri ilişkiler bölümünden gelen 178 öğrencimiz ve 29 öğretim görevlimiz var. Toplantımız boyunca 19 öğrencimiz bu kürsüde bilgilerini sunacak. Görüşlerini özgürce dile getirecek. Bugüne kadar düzenlenlediğimiz 3 kurultayımızda yaklaşık 700 genç arkadaşımız katıldı. Burada tanışan birlikte olan arkadaşlarımız öğrenim hayatlarınında da mezun olduktan sonraki hayatlarında da ilişkide olmaya devam ettiler. Birbirlerine pek çok anlamda destek oldular. Birlikte organizasyon düzenlediler. Arkadaşlarımızın sendikayla ilişkileri burayla sınırlı kalmadı. Sendikamızı daha yakından tanımak isteyen öğrenciler bizleri okullarına davet ettiler. Bu kapsamda 11 üniversitede sendika-üniversite buluşmasını gerçekleştirdik. Çeşitli üniversitelerde 200'e yakın arkadaşımız genel merkezimizin şubelerimizi ziyaret etti. Bizim aracılığımızla örgütlü olduğumuz işyerlerine teknik gezi düzenlediler. Son 3 yıl içerisinde 50'ye yakın öğrenci arkadaşımız sigorta başlangıçlarını yaptırarak sendikamızda ücretli staj gördü. Türk Metal'in kapısını, emekçinin yuvasını sizlere açtık. Sizlerle birlikte bizde gençleştik. Sizlerin heyecanları, umutları bizleri diri tuttu. Umudumuza umut, heyecanımıza heyecan kattı, bize güç verdi. İyiki sizlerleyiz, iyi ki birlikteyiz, sağ olun, var olun.
"BİLİMİ KENDİMİZE REHBER EDİNMİŞ BİR SENDİKAYIZ"
Değerli arkadaşlar;
Platonun ünlü sözünü bilirsiniz "Karanlıktan korkan bir çocuğu hoş görebilirsiniz, asıl trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır." Biz aydınlıktan hiç korkmadık. Bilimin aydınlatıcı yolundan hiç ayrılmadık, Türk Metal Sendikası'nın ilkelerinden biri Bilim ve bilim insanına duyduğu saygı ve güvendir. Bu nedenle bizler emeğin örgütlü gücü olarak verdiğimiz mücadelede alınterimiz için yürüttüğümüz kavgada bilimi kendimize rehber edinmiş bir sendikayız. Bilginin aydınlattığı yoldan yürüyen, bilim insanıyla her zaman dayanışma içerisine olan bir örgütüz. Bakınız geçtiğimiz yıl sendikamız çatısı altında yeni bir yapılanma oluşturduk. Sendikaların duayenlerinden Dr. Naci Ünsal Hocamız başkanlığında bir araştırma merkezi, bir araştırma ve eğitim merkezi kurduk. Amacımız hayata işçi sınıfının gözünden bakan, bilimsel çalışmadan, doğrudan, iyiden, adaletten ayrılmayan, sendikal mücadelede uzun yıllar verecek gençlerimizi bu alana kazandırmaktır. Buradan sizlerin arasından seçtiğimiz, bizimle çalışmak isteyen pırıl pırıl gençlerimizle çok nitelikli çalışmalar yapıyoruz. Bu merkezde istihdam ettiğimiz bu genç arkadaşlarımızı aynı zamanda sendikal yapımıza uygun şekilde eğitiyoruz. Onları uluslararası toplantılara gönderiyoruz. Uluslararası örgütlerde deneyim kazanmalarını sağlıyoruz. Yalnızca bu kadar mı? Hayır. Bu merkezimizde alanında tüm bilimsel çalışmalarında destek veriyoruz. Bugüne kadar 6 akademik tezi kitap olarak bastırdık. Bastırmaya da devam ediyoruz. Genç akademisyenlere hak ettikleri desteği veriyoruz. Bunun dışında üyelerimizin engelli çocukları için yeni bir projeyi uygulamaya geçiriyoruz. Bir üniversite ile işbirliği halindeyiz. O bölgedeki üyelerimizin engelli çocuklarına özel eğitim verdireceğiz. Onların üstesinden gelebilecekleri, seçilmiş alanlarda yetenek kazanmalarını sağlayacağız. Sonrada onlara sertifika vereceğiz. Eğitime özellikle de yüksek eğitime verdiğimiz önemin en önemli göstergesi üyelerimizin yüksek öğrenimde okuyan çocuklarına verdiğimiz burslardır. Her gün üniversite sınavlarında başarılı olan üyelerimizin çocuklarına karşılıksız burs veriyoruz. Bu yıl 2800 çocuğumuz bu burstan yararlanıyor. Geçtiğimiz yıl kimsenin aklının bile alamadığı bir iş yaptık. Tüm üyelerimize dikkat edin çocuğu olsun olmasın tüm üyelerimize eğitim yardımı yaptık. Bugüne kadar 3 taksidini ödedik, son taksidi de Mayıs ayında ödeyeceğiz. Bu yardımların toplam maliyeti tam 100 milyon lira. Evet doğru duydunuz, yani eski parayla 100 trilyon lira. Yeter ki çocuklarımız okusun, yeter ki çocuklarımız aydınlansın, yeter ki eğitimli nitelikli insanlar olsun.Değerli arkadaşlar, bu çalışmalarımız hiç bitmeyecek, aksine artarak devam edecek. Sizlerden gelecek yeni önerilerle, birlikte üreteceğimiz yeni projelerle araştırmalarımız zenginleşecek. Türk Metal Sendikası üniversitelerimizle kurduğu bu ilişki biçimi ile Türk Sendikacılığına da örnek olacaktır. Bize verdiğiniz katkıların devam etmesini istiyorum. İşbirliğimizin, birlikteliğimizin sürmesini diliyorum. Bunun için bizim için çok anlam ifade eden bu kurultayın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Tüm hocalarımıza, başta Uludağ Üniversitesi Rektörüne, Çalışma Ekonomisi Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Serpil Aytaç hocamıza, Sayın Prof. Dr. Yusuf Alper hocamıza, Prof. Dr. Aysel Tokal'a birkez daha teşekkür ediyorum.
"ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ HEP YANIMIZDA OLDU"
Değerli hocalarıma bir teşekkürüm daha var. Bildiğiniz gibi geçtiğimiz 7 Mart'ta Türk Metal ailesi olarak çok büyük bir acı yaşadık. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için Ankara'daki etkinliğimize gelen kadın işçilerimiz elim bir trafik kazası geçirdiler. 7 arkadaşımızı kaybettik, çok sayıda arkadaşımız yaralandı. Uludağ Üniversitemizin değerli hocaları bu acılı ve zor günlerimizde hep yanımızda oldular. Yaralarımızı sardılar. Bunu hiç unutmayacağız. Değerli hocalarım sizlere şükranlarımı sunuyorum. Bir kez daha teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun.
"İŞÇİ SINIFI KÜRESELLEŞMENİN GERÇEK MAĞDURUDUR"
Değerli arkadaşlar sendika ne kadar evrensel bir kavramsa, sendikacılık yada sendikal örgütlenme de o kadar yereldir. Her toplumun kendi sosyal ve kültürel dinamikliğine göre farklılıklar gösteren bir kavramdır. Elbette sendika denildiğinde Dünyada akıllara ne geliyorsa, Türkiye'de de o geliyor. Ama iş sendikacılığa, sendika örgütlenmeye geldiğinde toplu sözleşmeye gelince gelişmiş toplumların düşünceleri ve pratikleriyle çoğu kez bizimkileriyle örtüşmüyor. Bunu nedeni elbette ki toplumlar arasındaki eğitim farkı. Çünkü eğitim aldığı pratiği ve eylemi şekillendiriyoruz. Ve toplumlar özgür yaklaşımlardan oluşuyor. Bu süreç sendikacılıkta da aynen böyle işliyor.Ancak tüm yerel farklılıklara anlayışlara rağmen emeğin ve emekçinin sorunları dünyanın hemen hemen her yerinde aynı. İşverenler yani sermaye sorunsuz ve hızlı bir şekilde örgütlenebilirken emekçiler aynı uyumu ve aynı hızı yakalayamıyor. İşverenlerin birlikteliğine biz sonsuz destek verirken , işçilerin örgütlenmelerine iyi gözle bakılmıyor. İşçi sınıfının örgütlü gücü sendikal birlikteliği ve kardeşliği her zaman potansiyel bir tehlike olarak görülüyor. Örgütlenen işçi kapının önüne konuluyor. Küreselleşme sürecinde sosyal devletin ortadan kaldırılmasıyla birlikte sendikalara ve sendikacılara yoğun saldırıların arttığı bir dönemi yaşıyoruz. Küreselleşmenin nimetlerinden söz edenler sendikaların sonunun geldiğini sürekli dillendiriyor. 21. Yüzyılın bilgi çağı olduğunu, bilgi çağında sendikalara artık ihtiyaç olmadığını söylüyorlar. Örgütlü toplumu yok etmek isteyen küresel kapatalizm demokrasinin, sosyal devletin ve örgütlülüğün en önemli bütünleyicisi olan sendikaları kendilerine hedef alıyor. Dünyada emperyalizmin model alınan küreselleşme olgusu son 30 yılda tüm dünyayı özellikle gelişmekte olan ülkeleri derinden etkiliyor. Bu etki artarakta devam ediyor. Küreselleşmeyle birlikte büyük sermaye gruplarını yıkıcı uygulamaları sonucunda dünyamız 19. Yüzyılın vahşi kapatalist modeline doğru gidiyor. 20. Yüzyılın sosyal ve refah devleti ve bunun bölgesel planlı uygulaması olan sosyal devlet modeli yok edilmeye çalışılıyor. Bu anlamıyla bazıları tarafından çağımızda bir ileri gidiş olarak adlandırılan küreselleşme aslında insanlık adına bir geri gidişin göstergesidir. Küreselleşme özellikle emeği ile yaşayan için bir geri gidiştir. Çünkü küreselleşme tek tek bütün ülkelerdeki uzun mücadelelerden sonucu elde edilen kazanımların silip süpürmektedir. Küreselleşme mağdurlarının başında çalışan kesim yani işçi sınıfı gelmektedir. İşçi sınıfı küreselleşmenin gerçek mağdurudur. Çünkü küreselleşmeyle birlikte istihdamda esneklik talepleri yaygınlaşmaktadır. Sendikal örgütlenmede kısmi esneklikler artmaktadır. İşe almada ve işten atmada esneklikler getirilmektedir. Sendikalaşmanın önündeki en büyük engellerden biri olan taşeron uygulamaları yaygınlaşmaktadır. Bütün bunlar sendikaların zayıflamalarına neden olmaktadır. Gittiğim her ülkede, görüştüğüm her sendikacı dostum aynı şeylerden şikayet etmektedir. Aynı sorunlardan söz etmektedirler. İşçi sınıfın sorunları her ülkede ortak. Çünkü küreselleşmeyle birlikte yaşanan bu süreç sendikal işçilerin ücretlerinde, çalışma koşullarında ve sendikaların gücünü sürekli etkiliyor. İşçi sınıfı önemli haklar kaybediyor. Bütün bunların ışığında hepimizin kabul etmesi gereken gerçek şudur. Küreselleşme işçi sınıfını ezmektedir.
Değerli hocalarım, değerli dostlarım;
Bütün bunların yanı sıra dünyanın tek kutuplu bir dünya haline gelmesiyle yani küreselleşmenin tek hakim olmasıyla birlikte ekonomik anlamda muazzam bir büyüme yaşanıyor. Evet ekonomi büyüdü, ticaret katlanarak arttı, karlar patladı. Ama bir şey azaldı değerli arkadaşlar, bir şey azaldı. Emeğin bu paydan aldığı zenginlik azaldı. Maddi bütün zenginlikleri yaratan, çalışanların, ücretlilerin, işçinin, memurun, köylünün bu zenginlikten aldığı pay gün geçtikçe azalıyor.Bir taraf hızla artarken, bir taraf hızla azalıyor. Dünyada işsizlik, yoksulluk giderek yaygınlaşıyor. Bunların neden olduğu ekonomik göç dünyayı etkisi altına alıyor.
Dostlarım;
Yoksulluğu körükleyen gelir dağılımını alabildiğine bozan umudu yok eden bu düzen sürdürülebilir bir düzen olamaz. Paranın, üretimin, kârın arttığı ancak adaletin olmadığı bu düzen sürdürülebilir bir düzen olamaz. Bugün neredeyse tüm dünyada hüküm süren küresel terörün ne zaman ortaya çıktığına bakarsanız küreselleşmenin hakimiyetine inat ettiği zaman olduğunu görürsünüz. Bu bir rastlantı değildir. Çünkü halkları birbirine kırdıran özellikle ortadoğuda bir insanlık dramına neden olan mevcut terör küresel düzenin yarattığı eşitsizlikten besleniyor. Bu terör yalnızca bu bölgeyi değil Avrupa'nın başkentlerine, metrolarını vuruyor. Sermaye küreselleşirken terörde küreselleşiyor. Ve bütün insanlığın ortak sorunu haline geliyor. Bütün bunlarla baş edebilmemiz için dünyanın daha adil gelir dağılımına izin veren, yeni bir düzene ve bu düzeni kuracak yeni bir toplumsal bir mutabakata ihtiyacı vardır. Bunları yalnızca ben söylemiyorum. Bu küresel düzenin değişmesi gerektiğini dünyanın en önemli siyasetçileri, bütün düşünce kuruluşları hatta Türkiye'nin en büyük patronları, en büyük işverenleri söylüyor. Çünkü onlarda bu düzenin sürdürülebilir olmadığını aksine daha büyük acılara sorun olacağına, daha büyük acılara gebe olacağını biliyor. Tekrarlıyorum; kimsenin yarınından emin olamadığı bir düzen sürdürülebilir bir düzen değildir. Sevgili gençler her şeye rağmen bizim gelecekten umutsuz olmaya hakkımız yoktur. Özellikle sizlerin gelecekten umutsuz olmamanız gerekir. Çünkü gelecek sizlerin ellerinizdedir. Bizler sizlere güveniyoruz. Onun için gelecekten de umutluyuz. Ben güzel günlerin umutlu günlerin, barış ve huzur dolu dünyanın sizleri beklediğini biliyorum, inanıyorum. Bunu kuracak olan sizlersiniz. Umudunuzu asla kaybetmeyin. Ancak unutmayın, unutmayın sevgili gençler; Örgütsüz insan bugünün dünyasında bir hiçtir. Bu kadar açık ve net söylüyorum. Küresel toplumda egemen güçlerin karşısında çaresizdir. Tek başınadır, korumasızdır. İnanın bu çaresizlikten kurtulunulması ve topluma yön verme bakımından örgütlenme kaçınılmazdır. Bunun en temel araçlarından biri de sendikalardır. Sendikalar bu anlamda hem bir okul hem de toplumsal değişim aracıdır. Ne yazik ki üniversitelerimizin bazılarında sendikal kültür, sendikal anlayış, sendikal kavramlar yok sayılıyor. Hak aramak, özgürlük, özlük bilinci, örgüte bağlılık gibi kavramlar görmezden geliniyor. Onun yerine insan kaynakları gibi aslında özünde insanın olmadığı insanın üretim süreci gibi faktörleri gibi gören bazı kavramlar gençlerimize benimsetilmek isteniyor. Motivasyon , eğitim ,rekabet, kalite gibi geleneksel endüstriyel ilişkilerden uzak duran kavramlar ön plana çıkarılıyor. Aslında işverenlerle çalışanlar arasında yalnızca bir çıkar birliği olduğu öğretiliyor. Emekçinin kendi yaşamlarını kazanmak, emeklerinin karşılığını almak için değil de işverenlerin kârlarını, verimliliğini artırmak için çalışmak zorunda olduğu anlayışı benimsetilmeye çalışılıyor. İnsanı mekanik bir bakış açısından ele alan bu yaklaşım sendikal kültürün yerine konulmak isteniyor. Değerli bilim insanları, sevgili öğrenciler; işte bizim bu birlikteliğimizin, sizlerle her yıl bir araya gelmemizin temel nedenlerinden biri de budur. Bu anlayış içerisinde, sizleri emek ve emek örgütleriyle buluşturmak , yan yana bir anlayışı benimsetmektir. Sizler okulunuzu bitirip, hayata atıldığınızda alanınızla ilgili çeşitli kurumlarda görev alacaksınız. Kiminiz sendikalarda kiminiz özel sektörde yönetici olacaksınız. İşveren örgütlerinde çalışacaksınız. Kamu işyerlerinde görev alıp diplomat olacaksınız. Ancak sevgili arkadaşlar , sevgili gençler. Nerede çalışırsanız çalışın hangi görev üstlenirseniz üstlenin, sizden tek bir ricamız ve beklentimiz var. Emeğin, alın terinin büyük zorluklarla kazanılan helal ekmeği unutmayın. İnsanı sadece üretimin bir parçası olarak gören insan kaynakları topluluğu gibi mekanik açılardan uzak durun. Yeraltında can veren madencileri, traktör kazasında tarım araçlarının altında kalıp ezilen tarım işçilerini , naylon çadırlarında yanan inşaat işçilerini unutmayın. Çalışan, didinen , üreten, emekçileri unutmayın, adil olun. Hakkı teslim edin. Emeğe, emekçiye saygılı olun. Sizden en büyük beklentimiz budur. Çünkü bizim inancımız, umudumuz budur. Bizim için umut gençlerdedir, gençler bizim umudumuzdur.
Sevgili arkadaşlar, sizlere biraz da Türk Metal'den söz etmek istiyorum. Ülkemizin en büyük sendikalarından biri olan Türk Metal'in birçok özelliği, öncülüğü , önemli nitelikleri var. Bunların hepsinden kısıtlı bir zamanda söz etmem mümkün değil. Türk Metal'in en önemli özelliklerinden biri ülkemizde sosyal sendikacılığın öncüsü olmasıdır. Sosyal sendikacılık sadece işyerinde değil, hayatın her alanında hem üyesine hem de ailesinin yanında olmasıdır. Tezgahta, sokakta,evinde, dernekte, cenazede, eğlencede, sözleşmede, tatilde , çay molasında birlikte olmaktır. Her an her yerde üyesiyle, ailesiyle birlikte olmaktır. Sosyal sendikacılık paylaşarak acıyı azaltmak, paylaşarak sevgiyi çoğaltmaktır. Türk Metal Sosyal Sendikacılık demektir. Bizi biz yapan bizi en güçlü yapan işte bu özelliğimizdir. Türkiye'nin en büyük 10 sanayi kuruluşundan 8'i Metal iş kolundadır, hepsi de Türk Metal'e üyedir. Bu şirketler en acımasız rekabet koşullarına dayanabilen, pazarını sürekli geliştiren birer dünya devi konumundadır. Hepsi kalite ödüllüdür, hepsi verimlilikte dünyada önde gelen şirketlerdir. Hepsinde adalet, iş barışı, adil düzen vardır. Hepside Türk Metal Sendikası bünyesinde olmaktan gurur duyan işçi arkadaşlarımız, çalışanlar var. Hepsinde Türk Metal var. Türk Metal sadece en büyüklerde değil, 600'den fazla işyerinde örgütlüdür. Türkiye'de 117 sendika var. Bütün iş kollarında örgütlü toplam 1 milyon 200'e yakın işçiden sadece 780 bini toplu sözleşmeden yararlanabilir. Bununda yaklaşık 200 bini Türk Metal üyesidir. Yani örgütlü hem 4 işçiden biri Türk Metal üyesidir. Türk Metal Türkiye'nin en büyük, en önemli, en güçlü sendikasıdır.
Değerli arkadaşlar;
Türk Metal 21 milyon üyesinde dünyanın en büyük işçi örgütlerinden biri olan Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu'nun kurucusudur. Merkezi Ankara olan tek uluslararası örgüttür. Bu Federasyonun liderliğinide biz üstlenmekteyiz. Bu sayede Türk Metal'in tartışılmaz bir bütünlüğünü de ortaya koymaktadır. Ancak her büyüklük güç anlamına gelmez. Bir büyüklüğün güç olabilmesi için bilinç gerekir. Sendikanın bilinçi Türk Metal'i Türkiye'nin sadece en büyüğü değil, en güçlü sendika yapan özelliğidir. Bilinç kazanmanın en etkili yolu da eğitimdir. Sendikamızın yürüttüğü eğitim çalışmaları İLO tarafından dünyadaki bütün sendikalara örnek olarak gösterilmiştir. Eğitim sonrasında üyelerimize verdiğimiz sertifikalar uluslararası geçerliliğe sahiptir. Bu sertifikalar üyelerimize iş değiştirmede, iş yerlerinde yükselmede ya da atamalarda önemli avantajlar sağlıyor. Sadece üyelerimize de değil, üyelerimizin eş ve çocukları da bu avantajlardan yararlanıyor. Eğitimlerin önemli bir kısmı eşli eğitimlerden oluşuyor. Bizim başarılarımızın temelinde sözünü ettiğim bu eğitimlerde yatmaktadır. Bu eğitimler için bugüne kadar muazzam bir kaynak ayrıldı. Bugünde ayırıyoruz, yarında ayıracağız. Çünkü bilimin en önemli kaynak, bilginin de en önemli güç olduğunu biliyoruz. Karanlığı aydınlatan ışık olduğuna inanıyoruz. Bilmek, öğrenmek, araştırmak, katkı sağlamak isteyen herkes bizim dostumuzdur. Türk Metal'in kapısı sizlere sonuna kadar açıktır. Sendikamızın kapıları, bilimsel araştırmalara sonuna kadar açıktır. Türk Metal'in Türkiye'nin dört bir yanındaki Şubelerimiz sizlerin çalışma mekanlarınızdır. Her Türk Metal yöneticisi sizin sorularınıza cevap vermek için hazırdır. Türk Metal akademik çalışmalarınız için sizlere kapıları açıktır. Bu hepinize açık davettir. Bu davete icabet etmeniz, bu ülkeye , bu halka, bu işçilere yapılacak en büyük iyiliklerden biri olacaktır.
"EMEĞİN GÜCÜNE SİZDE SARILIN"
Sendikal varlığımızı korumak, küresel sermaye karşısında güçlü kılmak onunla mücadele etmek için bilgiye ihtiyacımız vardır. Bilginin kaynağı da en başta üniversitelerdir. İşte biz bu nedenle buradayız, bu nedenle birlikteyiz. Bilim ve emeğin işbirliği yaptığı zaman toplumsal refahın en önemlisi de toplumsal barışın artacağına inanıyoruz. İnanıyorum ki üniversitelerin hayatımızda alacağı yer hayatımızı sorgulamak hayatı daha yaşanılır hale getirecektir. Sendikaların amacıda böylesi onurlu çalışmaya güç vermek emeğiyle hayatındaki yerini daha saygın kılmaktır. İşte biz bunun için birlikte çalışıyoruz, bunun için buradayız. Bunu başarmak bunu hayata geçirmek idealimiz, ilkemiz olacaktır.
Sevgili gençler son sözüm şudur: Bir yandan küreselleşirken;diğer yandan da kirlenen bu dünyada temiz kalan tek değer olan emeği ve onun tartışılmaz kutsallığını korumak zorundayız. Bunun için birlikte olmak bizlerin gücüyle sizin bilgisini bir araya getirmek, emeğimizin onurumuzun bekçisi olmaktan başka bir yolumuz yok. Ülkemizin geleceği , refahı için başka seçeneğimiz yok. Kimseye muhtaç olmadan, dimdik ayakta durabilen memleket için emeğimizden, inancımızdan ve yüreğimizden başka verebileceğimiz hiçbir şeyimiz yok. Bilim ve omuz omuza verdiğimizde sınıf bilinci de bir olduğunda neler yapabileceğimizi, neleri değiştirebileceğimizi biliyorum ve inanıyorum. Bunlara sizde inanın. Emeğin gücüne sizde sarılın. Bu duygularla 4. Öğrenci Kurultayı'nın başarıyla geçmesini diliyorum."
Kavlak'a Öğrenci Kurultayı'na katılan üniversite öğrencileri tarafından çiçek verildi. Verilen ara sırasında Kavlak ve protokol üyelerinin salon çıkışında işçiler tarafından "İZMİR MARŞI" söylendi. Pevrul Kavlak ve beraberindeki protokol üyeleri de işçilerle birlikte "İZMİR MARŞI"na eşlik ettiler.
Haber : EREĞLİ SAHİL GAZETESİ
ETİKETLER : Yazdır