KARA ELMASIN PEŞİNDEKİ FİLMLER...
Filmstudio, SOMA'yı unutmadı ve maden işçilerinin dünyasına ışık tutan yerli ve yabancı filmler dosyası hazırladı.
06 Haziran 2014 13:19:32
MADENCİLERİN ZORLU YAŞAMLARINDAN ESİNLENEN FİLMLERİN SEÇKİSİ
SETLERDE MADEN, KALPLERDE MATEM: SOMA
Kara elmasın peşindeki filmler
Filmstudio, SOMA'yı unutmadı ve maden işçilerinin dünyasına ışık tutan yerli ve yabancı filmler dosyası hazırladı.
14 Mayıs 2014 tarihinde, ülkemizi yasa boğan bir trajedi yaşandı. Soma'daki kömür madeninde gerçekleşen faciada 301 işçimizi kaybettik. Bazı haber kaynaklarına göreyse kayıp sayısı daha da fazlaydı. 3 günlük yas ilan edilse de olayın etkilerini üzerimizden atmak hiç kolay olmayacak.
İşçi sınıfının dertleriyle ilgilenen filmler arasından eleyerek kömür madenlerinde geçen, madencilerin sorunlarını doğrudan ele almasa da hikayenin fonuna yerleştiren yerli ve yabancı filmler arasından yaptığımız seçki, özellikle Türk sinemasında bu konudaki büyük eksikliği de gözler önüne seriyor. Kara elmasın peşindeki filmler, madencilerin derin ve ışıksız hayatını gün yüzüne çıkarırken, dilsiz acılara da tercüman oluyor.
İşte; Maden Dosyası;http://www.filmstudiodd.com http://www.facebook.com/FilmStudioDD/http://www.twitter.com/FilmStudioDD
İDEALİZM SERMAYEYİ BİR GÜN YENER Mİ?
ŞEHİRDEKİ YABANCI, 1962: Sinemamızda madenlerle ilgili çekilmiş neredeyse bir avuç film arasında Halit Refiğ'in yönettiği "Şehirdeki Yabancı"yı saymadan olmaz. Senaryosunu Vedat Türkali'nin kaleme aldığı filmde, dönemin Altın Çocuk' lakaplı oyuncusu Göksel Arsoy, yurtdışında tahsil görmüş bir maden mühendisine hayat veriyor. Zonguldak'taki maden ocağında sermaye ve işçi ilişkilerinden çarpıcı örneklere de yer veren film, mühendis Aydın'ın idealizmiyle acımasız sermayedarların karşı karşıya gelişini perdeye taşıyor. Halit Refiğ'in toplumsal gerçekçi sinemasının örneklerinden biri olan filmde, kırık bir aşk öyküsü de yer alıyor. Nilüfer Aydan, Ali Şen, Reha Yurdakul ve Erol Taş'ın rol aldığı film, Moskova Film Şenliği'nde Nilüfer Aydan'a Şeref Diploması Ödülü kazandırmıştı.
İŞÇİLER BİRLİK OLSA
MADEN, 1978: Yavuz Özkan'ın senaryosunu da kaleme alıp yönettiği, Antalya Film Festivali'nden dört ödülle dönen "Maden", şüphesiz, dönemin hareketli siyasi yaşamından bolca etki taşıyordu. Cüneyt Arkın'ın canlandırdığı İlyas karakteri, maden ocağındaki işçilerin sarı sendika üyeliğinden çıkmasını ve devrimci sendikaya üye olarak sermaye sahibine karşı ortak mücadelesini sağlamaya çalışıyordu. Öte yandan film, kadının sosyal ve siyasi mücadeledeki eksikliğine dikkat çekmeyi başaran, maden işçileriyle ilgili en politik tavırlı film olarak anılmaya devam ediyor. Müziği Zülfü Livaneli'ye ait olan "Maden", Antalya'da en iyi film, en iyi erkek oyuncu (Tarık Akan), en iyi kadın oyuncu (Hale Soygazi) ve en iyi yardımcı kadın oyuncu (Meral Orhonsay) ödüllerini toplamıştı.
MADEN ÖLDÜRMEZSE PATRON ÖLDÜRTÜR
BİR GÜNÜN HİKAYESİ, 1980: Sinan Çetin'in sinemadaki ilk uzun metrajlı filmi "Bir Günün Hikayesi", bir maden kasabasında geçer. İşçilerden biri, ocaktaki bir kazada hayatını kaybeder ve son nefesini verirken kardeşi Mustafa'dan (Fikret Hakan), karısı Emine'yle (Şerif Sezer) evlenmesini ve oğluna babalık yapmasını ister. Töre bunu gerektirmektedir. Oysa Mustafa Zeynep'i (Nur Sürer) sevmektedir, gene de töreye uyarak Emine'yle evlenir. Dedikoduları yatıştırmak için de madendeki bir kazada kendisini kurtaran Nizam (Nizamettin Ariç) ile Zeynep'in evlenmesini sağlar. Öte yandan ocağın sahiplerinden paralarını alamayan işçiler, şirketin parasına el koyup haklarını alırken, gitmelerine izin verilmeyen Nizam ile Zeynep'in düğününe katılırlar. Eğlence dönüşü, Mustafa'nın kullandığı kamyona ateş açılır ve Mustafa ile birlikte dört kişi ölür. Ateş emrini verense maden ocağının işletmecisidir. 1980 yılında çeşitli yasaklamalarla karşılaşan film, karakterlerin duygularını iç seslerle verirken, 1982 yılında Antalya Film Festivali'nde Nur Sürer'e en iyi kadın oyuncu dalında ödül kazandırmıştı.
SUÇU: ZONGULDAKTA ERKEK DOĞMA
KELEBEĞİN RÜYASI, 2013: "Kelebeğin Rüyası"nda açılış sahnesinin ardından karşımıza şu yazı çıkar: "Zonguldak Vilayeti'ne bağlı tüm köylerdeki 15-65 yaş arası tüm erkek vatandaşlar maden ocaklarında çalışmakla mükelleftir
" İş Mükellefiyeti Kanunu (Türkiye,1940). Bu kanun hala yürürlükte olmasa da belli bir dönem boyunca Zonguldak'ta doğan erkeklerin kaderi devlet tarafından çoktan yazılmıştır. Yılmaz Erdoğan hem yazıp hem yönettiği hem de ünlü şairimiz Behçet Necatigil'i canlandırdığı "Kelebeğin Rüyası"nda, gencecik yaşlarında verem yüzünden hayatlarını kaybeden iki unutulmuş' şairin iç burkan yaşamlarını perdeye taşır. Bu hüzünlü hayatlara kenarından köşesinden Zonguldak Kömür işletmeleri mutlaka fon oluşturur. Hatta şair Muzaffer'in (Kıvanç Tatlıtuğ) gönlünü kaptırdığı Suzan'ın (Belçim Bilgin) en büyük isteklerinden biri işçi kılığında madenin dehlizlerine inmektir. Kömür tozu soluyan işçiler arasında geçirdikleri kısa süre, madencilerin zorlu yaşantısına seyirciyi de tanık eder.
ÖLÜMDEN KAÇARKEN MADENE TUTULMAK
YÜK, 2013: Sinemadaki toplumcu gerçekçi bakış açısını kariyerinin en başından beri terk etmeyen usta yönetmen Erden Kıral, geçtiğimiz yıl gösterime giren "Yük"te, işlediği cinayet sonrasında, intikam almak için peşine düşen hasmından saklanmak için kömür madenine sığınan bir adamın hikayesini perdeye taşımıştı. Minimal bir sinema diliyle, karakterlerinin psikolojilerine ve içdünyalarına odaklanmayı seçerek, kapalı bir sinema dili kuran Kıral, Zonguldak'taki kömür madenini de adeta filmin karakterlerinden birine dönüştürmüştü. Madenin derinliklerine indikçe kendi korkularıyla daha da yüz yüze kalan Cemal'in (Nadir Sarıbacak) paniğe düştüğü anlar, filmin en güçlü sahnelerini oluşturmakta. Tülin Özen, Nadir Sarıbacak ve Tansu Biçer gibi sinemamızın genç kuşak oyuncularının varlığının da çok şey kattığı "Yük", Erden Kıral sinemasının en olgun örneklerinden birini oluşturuyor.
İHMALİN BELGES(EL)İ ÇEKİLDİ
DERİN ÇIĞLIK/263, 2008: Türkiye'de maden işçilerinin içerisinde olduğu şartları belgesele dönüştüren Metin Kaya'yı anmadan geçmek olmaz. Zonguldak maden işçilerinin 1990-1991 arasındaki grevini ve binlerce işçinin Ankara'ya yürüyüşünü "100 Bin Kişiydiler" adlı ödüllü belgeselinde konu alan Kaya, 2008 yılında, Soma'daki faciaya kadar tarihimizin en büyük maden faciası olan Kozlu grizu faciasını belgelediği "Derin Çığlık/263"ü çekti. 263 işçimizin hayatına mal olan facianın nedenleri arasında ihmalkarlığın yeri büyük. Metan karbonmonoksit ölçümlerinin alarm vermesine rağmen işçilerin çalışmaya devam ettirildiği, yetersiz maskelerle çalıştırıldıkları maden ocaklarında, kazanın adeta geliyorum dediği bu faciaları çeşitli boyutlarıyla ortaya koyan "Derin Çığlık/263", 22 yıl sonra Soma'da gerçekleşen facianın ipuçlarını çok önceden vermişti
ZOLA MADENE İNDİ
GERMİNAL, 1993: Maden işçileriyle ilgili film dendiğinde akla ilk gelen, Emile Zola'nın romanından Claude Berri'nin 1993 tarihli uyarlaması "Germinal"dir. Zola'nın natüralist romanını kaleme almadan önce 1884 yılında maden işçilerinin yaşamını bizzat ülkenin kuzeyindeki maden ocaklarına giderek gözlemlemesi, eserin gücünü de artırıyor. Yazarın en fazla gururlandığı eseri yayımlandığında sermayedarlar kadar sosyalistleri de sinirlendirmişti. Maden işçilerinin açlık veya kötü şartlarda çalışmak arasında seçim yapmak zorunda kalışlarını çarpıcı bir dille anlatan "Germinal", Claude Berri tarafından perdeye uyarlanmış; Fransa'nın Oskar ödülleri sayılan Cesare Ödülleri'nde 12 dalda aday olup ikisini kazanmıştı. Fransız sinemasının 1990'lardaki en pahalı prodüksiyonlarından olan "Germinal", çalışma şartlarının düzelmesi için greve giden maden işçilerinin, otoritenin baskısına karşı direnişini unutulmaz Maheu (Gerard Depardieu) ve Etienne (Renaud) karakterleriyle perdeye taşımıştı.
İŞÇİ KALMA, BALET OL!
BILLY ELLIOTT, 2000: 1984-1985 arasında Demir Leydi Margaret Thatcher iktidardayken maden işçileri grevi "Billy Elliott"ın sosyal ve siyasal fonunu oluşturuyor. Aslında film, bireysel bir başarı öyküsünü anlatıyor. Bir maden işçisinin oğlu olan Billy Elliott, ne babasının kaderini paylaşmak ne de boks yapmak ister! Baleye olan müthiş yeteneği babasını dehşete düşürse de özellikle final sahnesinden de hatırlanacağı üzere, Kuğu Gölü balesinin modern yorumunda, müthiş bir balete dönüşecektir. Daha sonra Elton John'ın müziklerini bestelediği bir müzikali de olan "Billy Elliott"ta, o sırada henüz 14 yaşındaki Jamie Bell ilk kez oyunculuğa adım atmış ve başrole yerleşmişti.
ARMUT DİBİNE DÜŞMEK İSTEMEZSE
OCTOBER SKY/EKİM DÜŞÜ, 1999: "Billy Elliott" kadar etkili olmasa da, madenci babanın kaderini paylaşmama temalı bir diğer film ise Hollywood yapımı "Ekim Düşü". 1957'de West Virginia'da geçen hikaye, maden ocağında çalışan bir babanın (Chris Cooper) iki oğlunun, madende çalışmak yerine farklı yollara sapmak istemesiyle çıkan çatışma üzerine kurulu. Büyük oğlu futbola yeteneği sayesinde burs kazanınca, babanın tüm beklentisi küçük oğlu Homer'a (Jack Gyllenhall) yönelir. Homer ise Sputnik uydusunun fırlatılmasının ardından, mütevazı bir maden kentinde yaşayan bir genç için fazlasıyla uçuk bulunan bir hevese kapılır. "Ekim Düşü", tüm engellemelere rağmen günün birinde NASA'da mühendis olmayı başaran Homer H.Hickam Jr.'ın anılarından yola çıkıyor.
KÖMÜR TOZU MU, İŞSİZLİK Mİ?
BRASSED OFF, 1996: Kömür madenleri akla en fazla İngiltere'yi getirir. İngiliz sinemasının işçi sınıfına yönelik filmleri arasında "Brassed Off" gerçekçiliği ve direkt anlatımıyla başarılı bir politik film olarak hatırlanıyor. İngiltere'de 1984'teki genel grev sonrasında 1990'ların ortalarına kadar 140 maden kapatılmış ve yarım milyon işçi de işsiz kalmıştı. Mark Hermon'ın yönettiği, Pete Postlethwaite, Ewan McGregor ve Tara Fitzgerald'ın rol aldığı film, ülkenin en eski madenlerinden birinin kapatılma sürecini, madenin 100 yılı aşan yaştaki bandosu aracılığıyla perdeye taşıyor. Madenin verimliliğiyle ilgili bir rapor hazırlamak üzere yıllar sonra doğduğu Grimley'ye dönen ve trompet çalan hükümet görevlisi Gloria, hem ilk aşkı Andy (Ewan McGregor) ile karşılaşır hem de bandoda çalmaya başlar. Görevinin ne olduğu anlaşıldığındaysa bando takımı tarafından dışlanır. Bandonun şefi Danny ise (Pete Postlethwaite) ise yıllarca kömür tozu solumaktan ilerlemiş hastalığının son demlerinde, bandonun katılacağı yarışmadan başka bir şey düşünmemektedir. Yan karakterlerin yaşam mücadelelerine ve dayanışma ruhuna yaptığı vurgu ile de dikkat çeken "Brassed Off"a, bando ödül kazandıktan sonra Danny'nin yaptığı 2 dakikalık konuşma damgasını vuruyor
BEŞ OSCAR'LI MADEN FİLMİ
HOW GREEN WAS MY VALLEY/VADİM O KADAR YEŞİLDİ Kİ, 1941: Sessiz sinema döneminden itibaren Amerikan sinemasının en önemli yönetmenlerinden John Ford, özellikle western'leriyle ün kazanmıştı. William Wyler'dan boşalan yönetmen koltuğuna oturduğu "Vadim O Kadar Yeşildi ki"de, kamerasını 19.yüzyıl sonunda İngiltere'nin Galler bölgesindeki kömür madenlerine çevirdi. Yedi çocuklu Marlow ailesi, geçimlerini kömür madenine borçluydu. Ailenin en küçük ferdi Huw'un (Roddy McDowall) sesinden dinlediğimiz, yıllara yayılan öykü, maden ocağının henüz doğaya olan olumsuz etkilerinin ortaya çıkmadığı bir dönemde başlıyordu. Baba Morgan ve beş oğlu maden işçisiydi, zamanla işsiz kalan demir işçilerinin ucuz fiyata çalışmaları nedeniyle gelirleri azalacak ve geçim derdi, kardeşlerin dünyanın dört bir yanına dağılmalarına neden olacaktı. Yan öykü olarak ailenin tek kızı Angharad'ın (Maureen O'Hara) köyün vaizi Bay Gruffydd'a (Walter Pidgeon) olan aşkına rağmen maden ocağının sahibinin oğluyla yaptığı mutsuz evlilik de işleniyordu. Madende işlerin bozulmasıyla işçilerin greve gitmesi ve baba Morgan'ın grev yanlısı oğullarının sosyalist fikirlerine olan direnişinin yanı sıra; rahiplerin ahlakçı ve gerici tavırlarının da yer bulduğu film, Akademi Ödülleri'nde Orson Welles'in "Yurttaş Kane"i ile sıkı bir rekabet yaşamıştı. John Ford'un şahsi olarak en sevdiği filmi, 10 dalda Oskar adayı olup bunlardan beşini kazanacaktı.
KADIN MADENCİ ÖLMEZ BELKİ
NORTH COUNTRY/TEK BAŞINA, 2005: Amerika Birleşik Devletleri'nde ilk kez 1980'lerde, madenlerde kadın işçilerin de çalışmasına izin verilmişti. "Tek Başına", bir demir madeninde, iki çocuğuna bakmak zorunda kalan bir maden işçisinin kızının (Charlize Theron) yaşadığı taciz olaylarını işleyen bir dram. Charlize Theron'ın "Canavar"dan sonra ikinci kez en iyi kadın oyuncu Oskar'ına aday olduğu film, kadın maden işçilerinin durumuna taciz vakaları açısından bakıyor. Josey Aimes'in hukuk savaşının perdedeki uyarlaması Charlize Theron'ın dışına zengin bir oyuncu kadrosuna da sahip: Richard Jenkins, Sissy Spacek, Frances McDormand, Sean Bean, Woody Harrelson, Michelle Monaghan, Jeremy Renner ve Josie'nin ilk gençliği rolünde Amber Heard filmde rol alıyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise Yeni Zelandalı kadın yönetmen Niki Caro oturuyor. http://www.filmstudiodd.com
Haber :
Bu Haber 2115 defa okundu
ETİKETLER : Yazdır
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor