ÇAKIR, "EVET" İÇİN YİNE KÖYLERDE
AK Parti Karadeniz Ereğli İlçe Başkanı Mehmet Fatih Çakır, 16 Nisan'da yapılacak olan halk oylaması öncesinde vatandaşları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ilişkin bilgilendirmeye devam ediyor.
22 Mart 2017 15:30:56
AK
Parti Karadeniz Ereğli İlçe Başkanı Mehmet Fatih Çakır, 16 Nisan'da yapılacak
olan halk oylaması öncesinde vatandaşları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne
ilişkin bilgilendirmeye devam ediyor.
Çakır,
beraberinde Ormanlı Belediye Başkanı Bayram Başol, İl Genel Meclisi Üyeleri,
Belediye Meclisi Üyeleri ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte İlçeye bağlı
Kızılcapınar, Ramazanlı ve Çevlik köylerini ziyaret etti. Köylerde Muhtarların
yanı sıra oldukça kalabalık vatandaş toplulukları tarafından karşılanan Çakır,
özellikle bayanların da toplantılara iştirak etmelerinin
kendilerini memnun ettiğini söyledi.
"CUMHURİYET,
EN UFAK BİR ŞEYDE ELDEN GİDECEK BİR DEĞER DEĞİLDİR"
Çakır,
köylerde yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
"16
Nisan'da yapılacak olan halk oylaması bir Cumhurbaşkanlığı seçimi, bir
Başbakanlık seçimi, bir Belediye Başkanlığı yada Muhtarlık seçimi değil. Bu
halk oylaması, Cumhurbaşkanlığı Sistemi veya bundan sonra bizi yönetecek olan
yönetim sisteminin oylanması için yapılan bir halk oylamasıdır. Bundan sonraki
100 yılımızı etkileyecek olan bir yönetim sistemidir. Geleceğimizle ilgili
karar vermeden önce, geçmişimizi masaya yatırmamız lazım. Birinci Dünya Savaşı
ve ardından Kurtuluş Savaşı'ndan sonra yokluk ve sıkıntılar içerisinde bir
Cumhuriyet kurduk. 1923'ten 1945'e kadar tek partili yönetim şekli vardı. Bugünkü
sistem değişikliğinde olduğu gibi 1945'te yönetim sistemi değiştirilip çok
partili döneme geçildi. 16 Nisan'da da aynı şekilde bir yönetim sistem
değişikliğine geçeceğiz. Cumhuriyetimiz sabit. Siz bakmayın birilerine, en ufak
başörtüsü meselesinde bile Cumhuriyet elden gidiyor' dediler. Biz ilaçları
elden verelim diyoruz, yine Cumhuriyet elden gidiyor' diyorlar. Cumhuriyet, en
ufak bir şeyde elden gidecek bir değer değildir.
BEKLERKEN
GİDEN CANLAR BİZİM CANLARIMIZDI
1950'de
halkın oyuyla Adnan Menderes Başbakan oldu. 1960 yılında, halkın getirdiği bir
insanı halka sormadan, kendilerini hem milletin hem de vatanın sahibi yerine
koyanlar darbe yapmak suretiyle Adnan Menderes'i idam ettiler. Adnan
Menderes'in suçu neydi? İdam edilecek ne yapmıştı? Bunlar hem uluslararası
senaryoların hem de içerdeki ulusal uzantılarının oyunlarıdır. 15 Temmuz'da
yaşadığımız gibi. Menderes'in ardından bir sivil yönetim daha geliyor, 1971'de
bir Askeri Muhtıra daha yiyoruz. Tekrar sivil yönetim geliyor, 1980'lere gelirken
sağcı-solcu' diye köylüyü köylüye, kardeşi kardeşe kırdırmak suretiyle darbeye
zemin hazırladılar ve en sonunda Sayın Kenan Evren Biz darbenin olgunlaşması
için bekledik' dedi. Beklerken giden canlar, hep bizim canlarımızdı. Sağcısı da
solcusu da fark etmez, hepsi bizim değerimiz, hepsi bizim insanımızdı.
ÜLKEMİZİN
İLERLEYİŞİNİ DURDURMAK İÇİN YAPTILAR
Geçtik
28 Şubat 1997'ye. Türkiye'de faiz lobileri, ticaret yapacağız, ihracat
yapacağız' diye devlet bankalarından yıllık yüzde 20 ile teşvikle para alırlardı.
Aldıkları parayı devletin başka bir bankasına yüzde 120 ile faize yatırıp,
aradaki yüzde 100'ü cebe indirip hayatlarında sefa sürerlerdi. Dönemin
Başbakanı, kamu kurumunun bir tanesinin parası fazla çıktığı zaman ihtiyacı
olan diğer kamu kurumuna vermesi için havuz sistemini oluşturunca, bu faiz
lobilerinin muslukları kapandı. 28 Şubat'ın ardından bir 15 Temmuz'u yaşadık.
Tarih 15 Temmuz 2016. Hepimiz dedik ki artık Türkiye'de mümkün değil böyle bir
şey olmaz. Hiçbirimiz inanamadık, halen daha inanamıyoruz. 15 Temmuz 2016, kökü
dışarıda, dışarıdaki gavurlardan emir alan içimizdeki sözüm ona kendilerini
asker zannedenler, bu ülkenin yönetimine el koymaya, halkın seçtiği yönetimi
görevden uzaklaştırmak için darbe teşebbüsünde bulundular. Soruyorsunuz bu darbe
yapmaya kalkışanlara, ekonomi bozuktu da siz ekonomiyi düzeltmek için mi darbe
yaptınız? Hayır. Sağlık sistemi bozuktu da sağlığı düzeltmek için mi yaptınız?
Hayır. Ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri ülkemizin ilerleyişini durdurmak
için yaptılar. Hem bizim taşıdığımız nüfus cüzdanından taşıyacaksınız, hem bu
ülkenin vatandaşıyım diye her türlü imkânlarından faydalanacaksınız; bu millet,
bu devlet size daha ne verecek? Generallik verdi. En değerli hazinemiz olan
evlatlarımızı bunların emrine gönderdik. Vergilerimizle aldığımız uçakları,
topları, tankları, tüfekleri bunların emrine verdik. Onlar ne yaptılar?
Silahsız milletimizin, hem de onlara asker yollayan annelerin, babaların
üzerlerine bomba attılar, mermi attılar, 248 şehit verdik. Vatan, millet ve
bayrak için toprağa düşen tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bugün
buralarda varsak, büyüklerimizin verdikleri şehitlik mücadeleleriyle varız
BU
ANAYASA ERDOĞAN İÇİN HAZIRLANMADI
Biz
neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni savunuyoruz. Her köyümüzde ve
mahallelerimizde birer tane muhtarımız var. Hepsinde aynı yetkilere sahip
ikişer tane muhtar olsa ne olur? Biri diyecek yollar bozuk yapalım', öteki
diyecek önce kanalizasyonu yapalım'. Bunlar bugün kavga etmezlerse en fazla 3
ay gider, bilemediniz 6 ay sonra kavga kaçınılmaz olur. Kavga olduğu zaman ne
olur? Millet hizmet bekler ama hizmet gelmez. Çeksin köylü cefayı, sürsün
birileri sefayı. Kim sürer sefayı? Ortalık karıştığı zaman puslu havayı seven,
çakallar ve tefeciler. Çünkü işlerin karışmasını bekleyip, arada geçinmeyi
hesap ederler. Bundan dolayı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bir muhtarlık
seçimi gibi, bir Belediye Başkanlığı seçimi gibi olacak. Cumhurbaşkanına 5
yıllığına yetki vereceğiz. Bu Anayasa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğan için hazırlanmış bir Anayasa değil. Bugün Recep Tayyip Tayyip
Erdoğan'ın her şeyi var. Başbakan da Bakanlarımız da Genel Kurmay Başkanımız da
Sayın Cumhurbaşkanımızla uyum içerisinde çalışıyor. Ama yarın Hakkın rahmetine
kavuşursa yada halkımız yerine başka birini getirirse her zaman böyle güçlü bir
lider bulamayabiliriz. İşte bu nedenle bugünden önlem almak zorundayız.
SİZ
ALIN YÜZDE 51'İ, SİZ YÖNETİN
Biz
şunu anlayamıyoruz, bu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni bir siyasi parti
neden ret eder? Bu bir parti seçimi değil, Tayyip Beyin seçimi de değil. Burada
diyoruz ki biz 2019'da yüzde 50+1 ile halkın istediği adamı getirelim, adam
koalisyonlarla uğraşmasın, kimseye eğilmesin, sadece halka hesap versin, tek
başına iş başına gelsin ve iş yapsın. Olmaz diyorlar. Peki, bu hayır diyen
siyasi partilere sesleniyorum; demek ki siz yüzde 50+1 oy alamayacağınıza kesin
kanaat getirmişsiniz. Siz de alın. Daha iki yıl var. Gelin çalışın, milletle
hemhal olun, maddi-manevi değerlerine sahip çıkın. Millete tepeden bakmayın,
siz alın yüzde 51'i, siz yönetin. AK Parti'nin oyu bugün yüzde 49, yüzde 50
diye kimsenin oyu cebinde keklik değil ki. Tarihte bunu gösteriyor. Anavatan
vardı, şimdi nerede? Siyasi mezarlıkta. DYP, DSP vardı, şimdi yoklar.
EVET
DEMEK LAZIM
Bizim
halkımız bilinçli oy kullanır. Birileri diyor ya Yok efendim diktatör
gelecek'. Diktatör gelecek olsa sandığı niye koysun? Cumhurbaşkanımızın neyi
eksik? Neden sandıkla uğraşsın? Genelkurmay Başkanı yanında, Başbakan yanında,
İçişleri Bakanı yanında, bu millet de yanında; adam diktatör olmak için neyi
bekleyecek? Bunların işi gücü hayır. Birinci köprüye hayır, ikinciye hayır,
üçüncüye hayır, marmaraya hayır, üçüncü havaalanına hayır diyorlar. Milletin
menfaatine olan bir şeyde Evet'te buluşamayacak mıyız? Acaba bir yerde bir
aksilik mi var? Milletin ortak değerleri için neden hep birlikte Evet'
diyemiyoruz? Demek lazım. Bakın Bahçeli de bize, AK Parti'ye muhalif. Ama
devletin bekası için Evet' diyor. Bu sistemi Süleyman Demirel istemiş, Turgut
Özal, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu istemiş. Eskiden
Türkiye'ye rol biçerlerdi. Amerika derdi ki şöyle yapacaksınız, tamam derdik
yapardık. Bize hep figüran roller verirlerdi. Ama Allah'a hamdolsun şimdi
Türkiye başkalarının yazdığı senaryolarda figüranlık yapan değil, kendi yazdığı
senaryolarda başrol oynayan bir ülke. Rusya ile dost olmamız gerekiyorsa,
kimseye sormayız, milletimizin menfaatleri doğrultusunda oluruz. Amerika ile
dost olmamız gerekiyorsa oluruz, olmamamız gerekiyorsa olmayız.
GÜÇLÜ
BİR EVET' İSTİYORUZ
2019'da
ister solcu, ister sağcı, ister muhafazakar, ister demokrat gelsin; kim
gelirse, halkımız kimi takdir eder, kimi uygun görürse o gelsin ve halktan
başkasına boyun eğmesin. Bu bir Cumhurbaşkanlığı seçimi değil, Cumhurbaşkanının
nasıl seçileceğinin seçimidir. Bundan dolayı bu sisteme tüm vatandaşlarımızdan
güçlü bir şekilde Evet' demelerini istiyoruz. Evet' seslerinin Hollanda'da,
Almanya'da, Avrupa'da ve Amerika'daduyulması lazım."
BAŞBAKANIN
MEKTUBUNU TESLİM ETTİ
Çakır,
Başbakan Binali Yıldırım tarafından Türkiye genelindeki 18-29 yaş arasındaki gençlere
gönderilen mektuplardan bir tanesini temsili olarak Kızılcapınar'daki bir gence
teslim etti. Başbakan Yıldırım'ın mektupları, Ereğli'deki gençlere, AK Parti
Gençlik Kolları yönetimi tarafından ulaştırılıyor.
Haber :
ETİKETLER : Yazdır
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor