DEMİRTAŞ: "ADALETİN TAŞERONU: ZORUNLU ARABULUCULUK"
TBMM Genel Kurulu'nda geçen hafta görüşmelerine başlanan iş davaları ile ilgili tasarının görüşmelerine devam edildi.
12 Ekim 2017 11:31:19
TBMM Genel
Kurulu'nda geçen hafta görüşmelerine başlanan iş davaları ile ilgili tasarının
görüşmelerine devam edildi.
Tasarının ikinci
bölümü üzerinde konuşma yapan CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, zorunlu
arabuluculuk sistemi ile adaletin taşeronlaştırıldığına dikkati çekti.
Konuşmasına
Aliğa'da meydana gelen iş kazasında yaşamını yitiren 4 işçiye başsağlığı,
yaralılara da şifa dileyerek başlayan TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Üyesi, CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş; şunları ifade
etti:
"YARGI
ÖZELLEŞTİRİLMEKTEDİR!
Türkiye'de yargı
sistemimizin, çok büyük yapısal ve zihinsel sorunları vardır. İş
mahkemelerindeki sorunlar da aslında, genel anlamda yargının bir parçası olan
sorunlardır.
Adalet Bakanı, bu
tasarının komisyon görüşmelerinde, 2016 itibarıyla, hukuk
uyuşmazlıklarının yüzde 15'inin, Yargıtay'ın iş yükünün de yüzde 30'unun iş
uyuşmazlıklarından kaynaklandığı, iş davalarının süresinin ise ortalama 434 gün
olduğunu, zorunlu arabuluculuk ile yargının iş yükünün hafifletileceğini,
davaların kısa sürede, az masrafla ve etkin olarak çözümlenmesinin
amaçlandığını belirtmiştir.
Bu rakamlar aslında
bir itiraftır. Ne itiraf edilmiştir? AKP iktidarının yaptığı büyük hatalar
sonucu; kalitesiz bir yargı sistemi olduğu, yargının sapır sapır döküldüğü, bu
yargı sistemi ile işçilerin adalete erişemediği, yargının iflas ettiği
itiraf edilmiştir.
Getirilen sistemle
bu sorunların çözümü için zorunlu arabuluculuk sistemi, önerilmektedir. Zorunlu
arabuluculuk ise aslında yargının özelleştirilmesidir. Bu sistem ile iş yargısı
özelleştirilmektedir. Adalet dağıtımı zorunlu olarak hakimlerin elinden
alınarak, arabuluculara verilmektedir. Adalet, taşeronlaştırılmaktadır.
BATAKLIĞI KURUTUN!
13,5 milyon
kayıtlı, kayıtdışı ile birlikte 20 milyon işçinin olduğu ülkemizde, AKP
hükümetlerinin yanlış politikaları sonucu, iş ve çalışma yaşamının
çözülemeyen, son derece önemli ve büyük sorunları vardır. Kayıt dışı çalışma,
taşeron işçiliği, iş kazaları ve meslek hastalıklarında kırılan rekorlar,
sendikalaşmanın önündeki engeller, kadın ve çocuk işçiliği, asgari ücretin
düşüklüğü, çalışma sürelerinin uzunluğu gibi sorunlar gün geçtikçe,
çözüleceğine büyümektedir.
OECD verilerine
göre, Türkiye brüt ortalama kazanç sıralamasında 33 ülke içinde 32'inci,
çalışma mesaisinin en uzun olduğu ülkeler sıralamasında birinci sırada, iş
gerginliğinde de yüzde 76 ile yine birinci sıradadır. Ülkemiz maalesef,
2017 yılında, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Küresel Haklar
Endeksine göre, işçi hakları bakımından 139 ülke arasında, en kötü 10'uncu
ülkedir.
Bu rakamlar, AKP
iktidarının iş ve çalışma yaşamının sorunlarını çözemediğini açıkça
göstermektedir. Alınan yanlış kararlar sonucu, iş ve çalışma yaşamında
böylesine büyük sorunlar ortaya çıkmıştır. Yani bu mevcut sistem, soruna yol
açmakta; bu sorunlar da, dava üretmektedir. Ne yapılırsa yapılsın,
iş ve çalışma yaşamındaki bu ağır ve büyük sorunları çözmeden, yargıdaki dava
yükünü azaltamazsınız ve yargıyı hızlandıramazsınız. Yani önemli olan
sineklerle uğraşmak değil, bataklığı kurutmaktır. Yani sorunları çözmektir
İŞÇİNİN HAKLARI,
PAZARLIK KONUSU!
Arabuluculuk sistemi tüm dünyada, her şeyden önce gönüllülük esasına dayanır. Bizde ise dava öncesi bir zorunluluk olarak işçilere dayatılacaktır. Bu dayatmanın ise, çok büyük sakıncaları olacaktır. Zorunlu arabuluculuk sistemi, özü itibarıyla aslında bir pazarlık sistemidir. İşçi zorla, bu pazarlık masasına oturtulmaktadır. Peki bu masada neyin pazarlığı yapılacaktır? İşçinin anasının ak sütü gibi helal olan hakları, pazarlık konusu yapılacaktır. İş davalarında davayı açanların yüzde 99'u işçilerdir. Dolayısı ile iş davalarının konusu, işçinin yasal haklarıdır. Düzenlemeye baktığımız da ortaya çıkan şudur. Arabulucular işçi ile işvereni yan yana getirerek, işçiye diyecektir ki; " yasal hakların örneğin 40 bin lira ama Türkiye deki davalar 2-3 yıl uzuyor, davayı kazanıp kazanamayacağın da belli değil ama gel sen 20 bin liraya razı ol " Yani işçinin yasal hakları üzerinde, tam bir at pazarlığı yapılacaktır. Oysa zaten işveren, yasalara göre bu hakları ödemek zorundadır. Şimdi arabulucu bu şekilde işçiyi alacaklarından vazgeçmeye zorlayarak, işverenin avukatlığını yapacaktır.
ÖLÜMÜ GÖSTERİP,
SITMAYA RAZI EDECEKLER!
Zorunlu
arabuluculuk sisteminde pazarlık kimler arasında yapılacaktır?
Ekonomik anlamda
güçlü olan, her türlü hakkını bilen, avukat tutan işveren ile işten haksızca
çıkarılmış ve hiçbir hakkını alamamış, hiçbir hakkını bilmeyen, avukatı
olmayan, belki cebinde tek kuruş parası dahi olmayan, işçi arasında
Eşit olmayanlar
arasında yapılacak pazarlıkta, güçsüz olanın taviz vereceği ve yasal haklarının
tamamını alamayacağı çok açıktır. Bu sistem, işçinin yasal haklarının önemli
bir bölümünü kaybedeceği bir sistemdir.
İşverenin yasal
olarak ödemek zorunda olduğu haklarından daha azına razı olmaya zorlanan işçi,
ölüm gösterilerek, sıtmaya razı edilecektir.
İŞ DAVALARI DAHA DA
ARTACAK!
Taraflar arası
uzlaşmayı ilke edinen arabuluculuk, özü itibarıyla bizim de itiraz etmediğimiz
bir konudur. Tam tersine toplumda uzlaşma kültürünün artmasını, son derece
önemli ve değerli bulmaktayım. Yine, dava sayısının azalması, hızlı, etkin ve
az masrafla yürütülen bir yargı sürecinin elbette destekçisi oluruz.
Ancak, bugün
konuştuğumuz zorunlu arabuluculuk, tüm bu amaçları karşılamadığı gibi tasarı bu
hali ile iş yasalarının işçiyi koruma ilkesine aykırı şekilde,
çalışanların adalete erişiminde çok büyük bir engel olacaktır. Bu hali ile
hızlı, etkin ve az masraflı bir yargılama yapılamayacağı gibi, iş davalarının
sayısı da patlayacaktır.
KÖTÜ NİYETLİ
İŞVEREN ÖDÜLLENDİRİLECEK!
Bu sistem yasalara
uymayan, işçiyi fazla çalıştıran, ücretlerini ve haklarını ödemeyen kötü
niyetli işvereni koruyan bir sistemdir. Arabulucu, bu işverenin borçlarını
düşürmeye çalışacaktır. Bu şekilde işçilerin hakları arabulucular tarafından
düşürülüp, kötü niyetli işveren karlı çıkınca, dürüst işveren de, "Niye
ben yasal hakların tamamını ödüyorum, ben de ödemem, arabulucu da nasıl olsa
alacaklar düşüyor
" diyecektir.
Zorunlu
arabuluculuk ile; kötü niyetli işveren mükafatlandırılacak, dürüst
işveren ise cezalandırılacaktır. Yani dürüst işverenler bu şekilde, yasaları
çiğnemeye teşvik edilecektir.
Bu sistem ile
"dosya arabulucuya verilmesinden itibaren en geç bir ayda sonuçlandırılır"
denilmektedir. Oysa hakkını aramak isteyen işçi arabulucu tevzi bürosuna
müracaat ettikten sonra, dosyanın ne zaman tevzi edileceğine ilişkin bir hüküm
yoktur. Özellikle büyük şehirlerde tevzi bürolarında bir yığılma olacağı,
arabulucuların tevzisinde gecikme olacağı çok açıktır. Yine bu bir aylık süre
içinde arabulucu taraflara göndereceği tebligatı bile yapamaz. Yani bu
süre kağıt üzerinde kalacaktır. Bu şekli ile arabuluculuk mekanizması, işçinin
adalete erişiminde, yasal haklarını elde etmesinde önemli bir engel olacaktır.
İş davalarını da azaltmayıp patlatacaktır. Bu nedenle bu tasarının geri
çekilmesi gerekir.
Haber :
ETİKETLER : Yazdır
Çok Okunanlar
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor